ÖZGÜR İRADEDE İZLEM BİLİNÇ
Bu iki kavramın ilişkisini açıklamak için önce bu kavramlardan birincisi olan özgür iradeyi tanımlamak gerekir;
iradenin kelime anlamı istenç, isteme gücüdür. Bir şeyi istememiz için ona alternatif seçenekler bulunmalıdır. Peki alternatifler arasından seçim yaptığımızı ve buna bağlı olarak irade sahibi olduğumuz iddiasında bulunuyoruz. Olayları biraz daha ince incelemek adına bir örnek üzerinden ilerleyelim.sınavda bir soru ile karşılaştık ve bilgilerimize dayanarak doğru olan seçeneği seçip işaretledik. Tamam belki işaretleyen biziz ancak neden o şıkkı işaretledik, doğru olduğu için mi. Eğer bu nedenden dolayı çok da özgür bir seçim olduğu söylenemez bir hal alıyor çünkü doğru olduğu bulduğumuz bilgiye, o bilgiyi size veren kaynağa, ve bilgiyi ortaya atan kimseye bağlı olarak seçim yapmış oldunuz. Yani sizin yeriniz de aklı olan her birey aynı bilgiler ile aynı seçeneği oluştururdu bu örneği daha rahat anlayabilmemiz için daha basitleştirilmiş bir örnek verelim; bir artı bir nedir sorusuna ilk okula gitmiş her birey iki diyecektir çünkü her birimiz aristocu mantık ile işleyen bir matematik sistemi ile düşünüyor olmamız.
Bütün temel bilimlerden her birimiz hayatımızda örneklerini görmeyi bekleriz. Yani kimya biliminden gazlar ile alakalı yasalardan düdüklü tencere mekaniğinin geliştirilmesi ya da yer çekimi kanunundan havaya atılan taşın düşmesini öngörebiliriz. En temel bilim olan matematiğin deneyimi ise havuz dolması ya da ufak bir para hesabı olabilir.Öngörmek demişken ben irademiz ile bu yasalar ile alakalı deney yapacak olur isek öngörülebilecek sonuçlar ile karşılaşırız. Mesela elimdeki bu topu size doğru attığımda yeterli bilgiler ile nereye düşeceğini öngörebiliriz. Kısacası aklı ile karar veren her birey bazı bilgi ve nedenler sonucunda işi yapan rolünde öngörülebilir seçeneği seçer ancak bu durum özgür iradeyi yok sayıyor hatta anlamsız kılıyor.
özgür irade kavramının ilintili olduğu bir başka bilim ise biyolojidir. Size bu ilişkiyi daha yakından gözlemlememiz adına bir araştırmadan bahsedeceğim Social Cognitive and Afective neurosicience dergisinde yayınlanmış bir makale çalışmaya göre katillerin beyinlerinde empati ve şevkate yönelik devreler normalden farklı şekilde çalışıyor ancak bu çalışmada birer psikopat denekler kulanılamıyor çünkü psikopatlar denek olma fikrine şiddet ile karşılıyor deneyi yapan insanlar ise denek olan normal bireylerden savaş kavramını ve bu savaşlarda yapılan katliamları düşünmesi isteniyor. Tam anlamıyla piskopat bir denek olmadığı durumda bile denekler arası Orbitorontal Cortex'te gözlemlenebilir farklar oluşmasına neden oluyor yani yine daha önce suç işlemiş ya da suç işleme potansiyeli olan kimseler önceden saptanabilir yargısına ulaşıyoruz.Sahi ya duygularımız, hislerimiz hatta anılarımız aynı bu örnekte de olduğu bedenlerimizdeki mekanik sistemlerin bir sonucu mu oluşuyor? Biraz üzecek ama bu sorunun da cevabı evet. Aramızda su içme istenci yani susama hissi aşamayan yoktur işte bu basit his bile kanımızda dolaşan bir çeşit hormon tarafından oluşturuluyor. Yani hislerimizi yaşarken de baş rolünde olduğumuz bir senaryoyu oynamaktan öteye gidemiyoruz.
Tüm bu bulgulardan kusursuz işleyen evrenlerde belirlemcilik(determinist) yani nedenler ve sonuçlar arasındaki o kadar güçlü ki arada özgür bir bilinç oluşamıyor sadece izlemci bilinç bulunuyor ancak fiziğin en değişmez yasası olan termodinamiğin ikinci yasası ''kapalı sistemler içerisinde ısı sürekli aktarılır ve buna bağlı olarak kapalı bir sistem olan evrenin entropisi de sürekli artar'' yani bu yasaya göre evren sürekli daha düzensiz bir hal alıyor o halde neden sonuç zinciri sürekli zayıflar ve buna balı olarak izlemci konumundaki bilinç her an daha özgür olarak irade kazanır.
şimdi sizlere ile zaten düzensiz olan bir evreni inceleyelim
KUANTUM MEKANİĞİ
Kuantum evreninin esasını oluşturan ilke Heisenberg belirsizlik ilkesidir ki bu ilke derki bize bir taneciğin konumu ve momentumu aynı anda, aynı hassasiyette ölçülemez .Yani elektronların sürekli hareket ettiği gerçeği varken Bohr'un atom modeli geçersiz oluyor ve orbital -elektronların bulunabileceği olası yerler
- kavramı ortaya çıkıyor. ancak olası dedik ancak her hangi bir extrem olay olmadığı halde kesin bir yerden bahsedemiyoruz daha açıklayıcı olması için bir örnek verelim
Thomas YOUNG'ın çift yarık deneyi
deneyi anlatmadan önce gözlemlenebilir bir örnek verelim . Mesela diyebilirsiniz ki yazı tura atıp sonuca bakmazsak para hem yazı hem tura durumunda olur, baktığımız anda da 0 veya 1 durumlarından birine çöker.Tamam böyle bir şey olamaz yani gözlem yapılıyor olması büyük moleküllerde çok da etkili değil ancak kuantum evreninde gözlem ne kadar etkili gelin inceleyim:ÇİFT YARIK DENEYİ
İki yarığı bulunan bir levhanın arkasında yapışkan bir duvar yerleştiriliyor ve önünden bilyeler atılıyor deneyin bu aşamasında duvarda iki çizgi gözleniyor. Aynı sistemi bir dalga ile yapıyorlar ve dalga da beklendiği üzere girişim hareketi yaparak ikiden fazla çizgi oluşturuyor. Son olarak bir elektron tabancası (tıpkı eski nesil tüplü televizyonlarımızdakiler gibi) kullanarak deniyorlar ancak tanecik olarak kabul ettikleri elektronlar dalga gibi davranıyorlar. Young da bunu hemen kayda almak istiyor ve bir sensör ile tekrarlıyor bu sefer işler biraz daha karışıyor sensör ile yapılan deneyde elektronlar tanecik olarak davranıyor.
Gözlem yapmamız bu iki örnekten anladığımız kadarı ile belirli bir kalıpta kütle çekimi oluşturuyor ve etkisi oldukça küçük moleküllere de geçerli. Peki bu durumun yani gözlemci şablonun irade için değeri nedir? Elektronlar da yapılan bu deney bütün atom altı parçacıklar için de geçerli. Yani bir gözlemci olmadan maddeden oluşan her şey tamamen rastgele davranır buna beynimiz de dahil.
Artık bir sonuca bağlayacak olur isek; bir çok birey lise de biyoloji dersini görmüştür, akademik düzeyde ise moleküler biyolojiyi duymuşsunuzdur inceleme alanımızı daha da küçültür isek kuantum biyolojisi ile karşılaşırız ve buradaki rastgelelik ile sağlanan zaman ve mekandan bağımsız kütle çekimi şablonları bedenlerden hatta maddeden soyutlanmış fakat kontrol eden iradedir. Yani özgür irade ve izlemci bilinç aynı yansımalardır,aynı yanılsamadır.
Kadir YURTTAŞ
16.02.2020
