İzleyiciler

Tragedya dergisi

Cehaletin Yüksek Lisansı

Bu Blogda Ara

Blogger tarafından desteklenmektedir.



İnsan, yaratılmışların en değerlisi daha doğru deyişle en gerçeği.

GİRİŞ: İnsan, Biz ve ben

Basit bir tanımlama yaparak insanı düşünebilen şey olarak ifade edebiliriz. Biz ise düşünebilen şeyler topluluğu olarak tanımlanır doğal olarak. Ancak tam bu noktada kendimize şunu sormalıyız ''senin düşündüğünden nasıl emin olabilirim'' yani demem o ki kendi zihnimi kullanarak nasıl olurda senin de zihninin olduğundan emin olabilirim. Ya tüm bunlar bir aldatmaca, zihnimin eseriyse ya senin ortaya koyduğun her şey zaten benim zihinim bir parçasıysa ve ben bunu benden ayrı sanıyorsam. Tüm bu sorular yanıtlanmadan senden emin olamam böylece bizden emin olamam. Biz sadece sanal bir ifadeden ibarettir. Ben yani varlığından şüphe duymadığı tek süregelebilen çünkü ben şüphe duyduğundan emin olduğum tek tekilim. Senin içinde durum benzer sen de asla benim gerçekliğimden emin olamazsın tabii benden ayrıysan, hem ben hem de bizsek. Tüm bu topluluk sorunsalına rağmen insanlık hakkında bir kaç toplumsal tanımlama yapılabilir çünkü biz varsayımı yani benim ve benle bağımlı şeyler kümesi madden etkileşmektedir.

ANKSİYETE

Kitaplardaki en basit tanımı yaklaşmakta olan tehdit unsuruna karşı duyulan korku halidir. Neresinden incelenirse elimizde kalan hastalıklı bir haldir. Yaklaşmakta olan hallerin tamamını zihnimizde depo edemeyeceğimizden ve bu hallerin sonuçlarını sonsuza kadar ilerleyen zaman içerisinde evrilişini hesaplayamayacak olmamız dahi anksiyete doğurmaktadır. Ve tüm bu durum karmaşası aynı zamanda anksiyetik halde kalmanın manasızlığını ifade etmek için yeterlidir.

Ben daha kardeşimle ekmeği kim alacak kavga ederken piramitlerin inşasında nasıl oldu da insanlık görev paylaşımı yapabildi, bana seni öldürmemem gerektiğini söyleyen de kim? Ben neden onun söylediklerine uyayım ki, cezama neden o karar versin ki? Anksiyete işte tam bu noktada doğdu; seni öldürürsem başı geleceklerden korkarım, korkarım çünkü seni öldürdüğümde o da beni öldürür. İlk kural işte tam böyle doğdu; o halde birbirimizi öldürmemeliyiz. Şehirler, insanlığı doğurdu yoksa var olamazdı. İnsanlık doğdu anksiyetem sayesinde. Beraber daha güçlü oluruz diyerek piramitleri inşa ettik. Ama nasıl olurda ben taş taşırken o sadece izler. Bu adaletsizce, ben buna uymak istemiyorum. Hayır, o biliyor; buğdayı ne zaman ekeceğimi. O biliyor! işte, tam bu şekilde doğdu onun bana karşı üstünlüğü biliyordu çünkü.

ANKSİYETE, İRADE VE ŞEHİR TRİADI

Aslan aç kalmamak için ceylanı avlar, ceylanı avlamayı seçmez bunu yapmak zorundadır. Aslanı insandan ayıran iradesidir. Aslan ceylan veya geyik arasında seçim yapmazken ben makarna ve pizza arasında seçim yaparım. Şehirde yaşamayı ya da kurallar silsilesinden uzak durmayı seçebilirim. Risk değerlendirilmesi yapıldığında ikinin birden daha güçlü olduğu ortaya koyularak şehri seçti insan. 




Share
Tweet
Pin
Share
No yorum
Newer Posts
Older Posts

kategoriler

felsefe ruh varlık şiir
  • Medeniyet demo
    İnsan, yaratılmışların en değerlisi daha doğru deyişle en gerçeği. GİRİŞ: İnsan, Biz ve ben Basit bir tanımlama yaparak insanı düşünebilen ş...
  • Somnium dei
        Giriş : Rüyada geçen bir günle, uyanık geçen bir günün ağırlığını tartmak istersek, ...

Blog Archive

  • Ağustos 2025 (1)
  • Temmuz 2025 (1)
  • Ocak 2025 (1)
  • Eylül 2023 (1)
  • Ocak 2023 (1)
  • Kasım 2022 (1)
  • Ağustos 2022 (1)
  • Temmuz 2022 (3)
  • Nisan 2022 (4)
  • Mart 2022 (2)
  • Şubat 2022 (1)
  • Şubat 2020 (1)
  • Aralık 2019 (1)
  • Kasım 2019 (3)
  • Ağustos 2019 (5)
  • Haziran 2019 (2)
  • Nisan 2019 (1)

Created with by BeautyTemplates